Bakan Mehmet Nuri Ersoy,
proje kapsamında yabancı
bilim heyetleri
tarafından
yürütülen
arkeolojik
kazılara,
Türk bilim
insanlarından
birer “koordinatör kazı
başkanı” atanacağını
belirtmişti. Arkeologlar ise
kararın doğru olmadığını
ve kazıların ilerlemesini
engelleyecek yönde olduğunu
savunuyor.
Proje kapsamında bakanlık
kazı çalışmalarının 12 ay
boyunca devam edeceği
kararı da tartışma yarattı.
Bakanlığın ayrıca, ekiplerin
kazdıkları alanlardaki
ilerlemelerin yavaş
olduğuna yönelik çıkışları
da arkeologların tepkisine
neden oldu. Arkeologlar
bakanlığın açıklamalarını
“vahim” olarak niteledi.
“Geleceğe Miras Projesi”
kapsamında Ersoy şu
ifadeleri kullanmıştı:
“1860’lardan beri Efes
kazılıyor.
Şu ana kadar yüzde
25’i çıkarılmış. Bu kazı
programıyla birlikte gelecek
dört yılda, ilk etapta bu
seviyeyi yüzde 45’lere kadar
çıkaracağız. Hierapolis’te
de durum vahim! Orada
yüzde 3.5 kazılmış. Oradaki
kazı oranı da 2024 sonunda
yüzde 20, 25’leri geçecek.
Sonrasında da yüzde 45’i
geçecek şekilde oranı hızlı
bir şekilde artıracağız.”
Arkeolojideki gelişmeleri
bilim insanlarıyla konuştuk.
BÜROKRASİ KARAR VEREMEZ!
“KÜLTÜREL VE DOĞAL MİRASI
İZLEME PLATFORMU” YÖNETİCİSİ ARKEOLOG NEZİH BAŞGELEN:
“Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet
Nuri Ersoy; yabancı kazılarla ilgili
koordinasyonu sağlamak üzere
Türk bilim insanlarından birer
‘koordinatör kazı başkanı’ atayarak
çalışmalarımızın ivmesini arttıracağız.
Bu Türk arkeoloji tarihinin de dönüm
noktasıdır. Yaklaşık 160 yıl önce yabancı
heyetlerin liderliğinde başlayan
kazı çalışmalarının tamamı bundan
sonra daima böyle olacak şekilde
Türk bilim insanlarının başkanlığı ve
koordinatörlüğü altında yürütülecektir.’
diyerek bakanlığın yabancı kazılarla
ilgili yeni politikasını duyurmuştur.
Bu doğrultuda Gordion, Arslantepe,
Bergama, Afrodisias, Sardes, Labraunda,
Sagalassos, Hattuşa gibi yabancı bilim
heyetleri tarafından yürütülen 18 kazı alanına
‘koordinatör kazı başkanı’ atayarak yeni
çalışmalarını başlattıklarını bildirmiştir. Tüm
dünyada bilimsel kazı çalışmasını yürütenler
hangi uzmanlar ile çalışacaklarını genellikle
kendileri seçerler. İlgili bürokrasinin buna
zorunlu ek yapmasına günümüz dünyasında
pek rastlanmamaktadır. Bu atamalardan
sonra söz konusu kazı projelerinin sahadaki
çalışmalarının ilmi, mali ve idari açıdan
nasıl yürütüleceği ilgili kamuoyunca merak
edilmektedir.
“HER ŞEYDEN ÖNCE AYIP BİR DURUM”
PROF. DR. SEVİL GÜLÇUR
Abuk bir şey bu yapılmak istenen. Herkesin
işi başından aşmıştır, başka birinin işini
niye üstlensinler? Her şeyden önce ayıp bir
durum. Bir arkeologa güveniyorsunuzdur ki
onu görevlendirmişsinizdir. Bakanlıktan izin
almışlarsa onların iyi arkeoloğlar olduğu ve
Türkiye’ye hizmet ettiği belgelenmiştir. Zaten
her kazıda bakanlık temsilcisi vardır. Hepimizi
kontrol eder. Türk, yabancı ayrımı yoktur. Temsilci yapılan
işleri görür harcamaların altına imza atar. Kazı başkanına, kazı
başkanı atıyor. Bu mantık dışı.
“BAKANLIK ÖNCE KAÇAK KAZILARI ÖNLESİN”
ARKEOLOGLAR DERNEĞI
GENEL BAŞKANI BÜLENT
TÜRKMEN
“Uzun yıllardır bu alanlarda
çalışma yürütmüş olan
yabancı meslektaşlarımın
oluşturduğu bir birikim var. Bu
birikimi dikkate almadan, bu
ekiplerle birlikte bir müzakere
yapmadan yukarıdan alınan
bu kararlar yöntem olarak
da doğru değil. Koordinatör
atamalarının alanda yapılacak
bilimsel çalışmalara olumsuz
yansıması olur.
Ayrıca Bakan Ersoy’un
yaptığı açıklamalara göre
çalışmaların
“hızlıca”
yapılacağına
vurgu yapılıyor. Oysaki
mesleğe uygun olmayan
uygulamalardan biri de işin
hızlı yapılmasıdır. Kazının,
restorasyonun hızlıca
yapılması ne demek? Böyle bir
uygulama, böyle bir söylem
olabilir mi? Hızlı iş yapmak
istiyorlarsa öncelikle kültür
varlıklarının korunması,
tahribatın, kaçak kazıların
önlenmesi, sit alanlarının
imara, ranta açılmasını
durdursunlar.”
“ARKEOLOJİK KAZI BİLİMSELDİR”
PROF. DR. MEHMET ÖZDOĞAN:
Arkeolojik kazılar bilimsel projedir.
Koordinatör ataması; bir mimar
bir katı yaparken başka bir mimar
bulup “Sizde devam edin” demek
gibi bir şey. Arkeolojik kazılar
bilimsel bir çalışmadır, geçmiş
dönemlere ait,
tüm insanlığın
belgelerini,
verileri taşıyan
dolgulardaki
bilgiyi ortaya
çıkartmaya,
bilim dünyasına
kazandırmaya
çalışan
uğraşılardır, bilimin gereklerine
göre yapılır. Arkeolojik kazı,
müteahhidin yaptığı hafriyat
değildir, toprağı kazan kepçeyi
değiştirir ama çalışmayı yapan
bilim insanını değiştiremezsiniz.
Arkelojik dolgular insanların ortak
belleğinin belgesidir, verisidir.
Bunlar insanların ortak malıdır,
bunlara sahip olmak sorumluluk
getirir. Sorumlulukların birincisi
bilimi, insanlığa ve gelecek
kuşaklara doğru bir biçimde
aktarılmalıdır.
Arkeolojik bir kazıya bu şekilde
müdahale onu bilimsel olmaktan
çıkarır, bir toprak hafriyatına
dönüştürür. Bilimsel bir projeye
kimse hiçbir şey monte edemez.